Çankırı Sivil Mimari Örnekleri
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Çankırı ilimiz tarih, kültür ve sanat yönünden oldukça zengin bir mirasa sahiptir. Eski Çankırı evleri de çok az farklılıklarla Türk Evi'nin bütün özelliklerini bünyesinde taşımaktadır. Bölgenin jeolojik yapısı, iklim özellikleri ve yapıldığı dönemdeki bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar evlerin şekillenmesinde önemli unsurları oluşturmuştur.
Çankırı evleri genelde iki katlı olup genelde arsanın şekline göre biçimlenmiştir. Birinci kat ara kattır ve kışlık olarak kullanılmaktadır. Burası günlük hayatın geçtiği yerdir. Plan yapılırken de buna dikkat edilmiş olup sade ve kullanışlıdır. Yemek yapma, yeme ve oturma için düşünülmüştür. İkinci katlar ise manzaralı ve gösterişlidir. Bu katlar daha çok yazın kullanılmaktadır.
Çankırı'nın jeolojik konumundan kaynaklanan arsa sıkıntısı sebebiyle, Çankırı'da evler adeta birbirine kenetlenmiştir. Birinci derecede deprem kuşağında yer alması bu tür bir zorunluluk doğurmasına sebep olmuştur.
Çankırı Müzesi
Çankırı Müzesi faaliyetlerine çevreden derlenen 116 parçalık eserin 9 Haziran 1972 tarihinde Halkevi binasının alt katında (Halk Eğitim Merkezi) sergilenmesi ile başlamıştır. Çalışmalarını 1976 yılına kadar bu binada sürdüren Müze, Halk Eğitim binasının yıkılıp yerine 100. Yıl Kültür Merkezi yapılması nedeniyle geçici olarak Çankırı Lisesine taşınmıştır. Lisenin bir sınıfı depo haline getirilmiş ve müzenin büro faaliyetleri burada yürütülmüştür.
100. Yıl Kültür Merkezinin yapımı tamamlanınca 23 Ağustos 1981 tarihinde Müze bu binanın ikinci katına taşınarak tekrar ziyarete açılmıştır.
Ancak müzenin sürekli artan eser sayısı ve mevcut binanın fiziki koşullarının yetersiz olması nedeniyle çağdaş, sürdürülebilir ve kültürel çekim noktası olarak hizmet verebilmesine ilişkin yeni bir binaya ihtiyaç duyulmuştur.
Bu kapsamda yürütülen çalışmalar sonucu II. Abdülhamid Dönemi yapılarından olan Çankırı Eski Hükümet Konağı binası restore edilerek 2017 yılında Çankırı Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.
3000 m2 kapalı ve 600 m2 açık sergileme alanına sahip Müzede; Arkeoloji, Etnoğrafya ve Paleontoloji Salonlarında eser ve buluntular ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır.
Ilgaz Dağı
Ilgaz Dağı, Batı Karadeniz Bölgesi’nin en yüksek dağ kütlesidir. Kastamonu-Çankırı yolunun 1.775 m’lik bir geçitle aştığı Ilgaz Dağı, doğu-kuzeydoğu, batı-kuzey batı doğrultusunda 50 km uzunluğunda oval bir kütle oluşturur. En yüksek zirvesi Büyükhacet tepesi 2587 m, ikinci zirvesi Küçükhacet tepesi ise 2546 m yüksekliktedir. Ilgaz Dağı, zengin bitki örtüsünün meydana getirdiği eşsiz doğal güzelliklere sahiptir. Ankara-Çankırı-Kastamonu Devlet Karayolu ile Ankara’ya 200 km, Ilgaz ilçe merkezine ise 25 km uzaklıktadır.
Yılın altı ayında karla kaplı olan Ilgaz Dağları, kış sporları imkânlarına da sahiptir. Ilgaz Dağı, kış sporları ve turizmi bakımından son dönemlerde önemini artırmıştır. Yapılan tesisler ve oteller konaklama imkânlarıyla birlikte kayakçılar için mekanik tesisler ve pistler mevcuttur. Yurtiçi ve yurt dışından gelen konuklar kış turizminden faydalanmaktadırlar.
Dağcılık Turizmi
COĞRAFİ DURUM
Çankırı İli, 40-41° derece Kuzey paralelleri ile 32-34° derece Doğu meridyenleri arasında bulunmaktadır. İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyinde Batı Karadeniz geçiş kuşağında yer almaktadır. Yüzölçümü 7.490 Km2'dir.
DAĞCILIK TURİZMİ
İlimizi doğu batı doğrultusunda kat eden Köroğlu ve Ilgaz dağ silsileleri yer yer yoğun ormanları, yaylaları, köy yerleşimleriyle kış turizminin yanı sıra yılın her mevsiminde yaya ve atlı yürüyüşler, dağ bisikleti, kamp ve karavan, bisiklet vb. doğada yapılabilecek bütün aktiviteler için uygun ortamlara ev sahipliği yapmaktadır.
Çankırı ili Kastamonu arasında tabii sınır oluşturan Ilgaz Dağları, 2.500 m.yi aşan yükseklikleri ile (Büyükhacet 2587 m. Küçükhacet 2546 m. Emirgazi 2404 m.) bölgemizin kuzeyini kapatmaktadır. Ilgaz Dağlarının batıya doğru uzantısında Melan(Soğanlı) Çayının Gerede istikametinden gelerek önce doğu, sonra kuzey ve devamında batıya dönerek Karabük'te Araç Çayıyla birleşmesiyle oluşan U'nun ortasında ise 2.000 m.ye kadar ulaşan tepeleriyle Gürgenli Dağı yer almaktadır.
Ilgaz Dağlarına paralel olarak güneyde uzanan Köroğlu Dağları ise Marmara Denizinin doğusundan başlayarak İç Anadolu'dan Karadeniz Bölgesine geçiş yapan Kızılırmak vadisine kadar uzanmakta, ilimiz içinde batıdan doğuya doğru Işık Dağı (Çerkeş), Aydos Dağı (Orta ve Şabanözü), Sanı Dağı (Orta ve Şabanözü, Kurşunlu ve Korgun), Eldivan Dağı (Eldivan), Geçmiş Dağları (Yapraklı) isimleriyle anılmakta ve yer yer 2.000 m.nin üzerine çıkan yükseltileriyle ilin ikinci dağ silsilesini oluşturmaktadır.
Ilgaz ve Köroğlu Dağları bitki örtüsü açısından benzer özellikler göstermekte, kuzeyden güneye doğru yoğunluk azalmakla birlikte karaçam, sarıçam, ardıç, köknar, ladin gibi iğne yapraklı türlerin yanı sıra meşe, titrek kavak, ıhlamur, fındık, ahlat ve gürgen gibi ibreli türler de orman örtüsü içerisinde yer almaktadır.
Alt florada zengin bir orman altı bitki örtüsü görülmekte, nadir türler olarak lale, orkide vb. türlere de rastlanmaktadır. Güneyde Bozkır Dağları üzerinde olmakla birlikte Çankırı-Ankara Karayolu 40.km.sinde yer alan Tüney köyünün hemen üzerinde ise küçük bir ardıç koruluğu yer almaktadır.
İlimizdeki dağların turizme kazandırılabilmesi için düzenli faaliyetler yapılmakta, ilimiz dışından gelen pek çok sporcu ve meraklı bu etkinliklerde yer almaktadır. İlde düzenlenen etkinliklerin dışında Ankara ve civar illerdeki kişi ve gruplarca ilimizdeki pek çok rotada etkinlikler gerçekleştirilmektedir.
İstiklal Yolu Etkinlikleri
Milli Mücadele yıllarında İstanbul'dan Anadolu'ya nakledilen cephane ve insan kaynağının ulaştırılmasında tarihi bir rol oynayan ve yöre insanının büyük fedakârlığına sahne olan İnebolu-Kastamonu-Ilgaz-Çankırı-Kalecik ve Ankara güzergâhı "İstiklal Yolu" olarak isimlendirilmekte olup her yıl çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
Milli Mücadele yıllarında Çankırı-Ilgaz-Kastamonu yolu olarak kullanılan ve bugün terk edilmiş olan Ayan-İkiçam-Doğdu Karakolu-Topalalinin Hanı-Kıyısın-Üçoluk Karakolu güzergâhının bir kısmı halen orijinal dokusunu korumakta olup son dört yıldır Valiliğimiz, Karatekin Üniversitemiz ve Ilgaz Kaymakamlığı ve Belediyesinin de katkılarıyla bu rotada etkinlik gerçekleştirilmektedir. Kolay bir rota olan ve Ilgaz Kuşçayırı köyü ile Merkez Ayan köyü arasında 800-1500 m. rakımlar arasında yer alan "İstiklal Yolu" tek günlük olarak planlandığı takdirde ortalama 10 saat sürmektedir.
Tuz Mağarası
Çankırı Tuz Madeni, yaklaşık 5 bin yıldır tuz üretildiği bilinen dünyanın en eski ve en büyük tuz madenlerinden biridir. Çankırı’nın doğusunda merkez ilçeye bağlı Balıbağı Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.
Turizm amaçlı hizmet veren Çankırı Yer Altı Tuz Şehri'nde tadilat işlemleri başlayacağı için ikinci bir duyuruya kadar ziyarete kapalıdır.
Atatürk Çankırı'da
Atatürk Çankırı'da (23 Ağustos 1925)
Atatürk 23 Ağustos 1925 günü sabahın erken saatlerinde yeni bir Anadolu gezisine çıkıyordu. İki otomobil hazırlanmıştı. Birine Atatürk, Kütahya Milletvekili Nuri (Conker) Rize Milletvekili Fuat (Bulca), ötekine Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Tevfik (Bıyıklıoğlu), Başyaver Rusuhi, Yaver Muzaffer (Kılıç), Muhafız Birliği Komutanı İsmail Hakkı (Tekçe), Özel Kalem'den Lütfi Bey bindiler. Yaverler ve İsmail Hakkı (Tekçe) nın dışında herkes sivil ve şapkalı idi. Bu gezinin özelliği de Kastamonu ve İnebolu'da Şapka Devrimini fiilen başlatmaktı.
Yolda Kalecik'e uğradılar. Tüney Hanı'na geldikleri zaman Çankırı Valisi Cemil Bey, Çankırı Milletvekillerinden Talat, Ziya ve Rifat Beyler, Çankırı Belediye Başkanı ve daha başkaları Atatürk'ü karşıladılar. Öğleye doğru Çankırı'ya giriyorlardı. Atatürk; selam duran askeri birliği, öğrencileri ve binlerce Çankırılıyı, başı açık, elindeki panama şapkasını sallayarak selamladı. Atatürk'ü şapkalı ya da başı açık görenler, başlarına el atıyor, fes, kalpak ne varsa çıkararak ellerine alıyor, Atatürk'ü başları açık selamlıyordu.
Yolu üzerinde kurbanlar kesilir, toplar atılırken Atatürk doğruca Çankırı Belediyesi'ne geldi. Buzlu ayranlar içilirken hoşbeşler yapıldı. Atatürk o gün çok neşeliydi. Çankırı'da, Kastamonu gezisi dönüşünde bir gün kalacaktı. Hep birlikte Kurtuluş Kız Okulu'na geldiler. Öğle yemeği burada hazırlanmıştı. Yemekten sonra, saat 13.30'da hemen otomobillere bindiler. Kastamonu'ya uğurladılar.
Kastamonu Dönüşü Yine Çankırı'da (31 Ağustos 1925)
Atatürk'ün Kastamonu'daki "Şapka Gezisi" 23 Ağustos 1925 ten 31 Ağustos 1925 Pazartesi gününe kadar sürmüş, gezi her yönüyle başarılı olmuştu. Atatürk, vatandaşların coşkun gösterilerinden, şapkayı, en ufak bir tepki göstermeksizin hemen benimsemelerinden çok memnundu. Devrim Atatürk'ün bir işaretiyle kendiliğinden oluvermişti. Daha hiçbir emir verilmeden halk terzilerine harıl harıl şapka, kasket diktiriyor, bulamazsa başını açıyordu. Yeryüzünde hiçbir devrim, bu kadar içtenlikle, anlayışla, isteyerek ve bilerek yapılmamıştı. Halka şapkayı alıştıra alıştıra, önce memurlardan başlayarak giydirelim diyenler aldanıyordu. Halk, Kastamonu ve Çankırı gezisiyle birlikte, şapkayı çoktan giymişti. Yeter ki siz ona giyeceği şapkayı bulunuz.
31 Ağustos 1925 Pazartesi günü öğleden sonra saat 17.00'de tekrar Çankırı'ya giriyordu. İlk geldiği gün başını açan halk, şimdi bezden, keçeden diktikleri şapkalarla Atatürk'ü karşılıyordu. Binlerce karşılayıcı arasında başı fesli kalpaklı hemen hemen hiç kimse yoktu. Şapka bulamayan başı açıktı.
Çiftçiler bir kağnı arabasını başaklar, kırmızı-beyaz kurdelelerle süslemiş, karşılamaya çıkmışlardı. Aşar vergisi kalktığı için Atatürk'e şükran duyguları sonsuzdu. Atatürk onlara:
- Aşar kalktığı halde uygulamada sıkıntı var diyorlar, doğru mu? diye sordu.
- Hayır Paşam, çok memnunuz, diye karşılık verdiler.
Hükümete geldikleri sırada bir İskilip Heyeti Atatürk'ü ille de İskilip'e götürmek istiyordu. Atatürk:
"Sevgili İskiliplilere teşekkürlerimi ve selamlarımı götürünüz. Gezimi uzatmaya imkân kalmadı. Başka bir zamana..." dedi. Söz şapkadan, giyimden açılmıştı. Atatürk; "Kıyafeti, medenî bir şekle dönüştürmek için kanun falan gerekmez. Millet karar verir, yapar. Yalnız bir Diyanet İşleri Reisi, buna bağlı müftü, imam ve hatipler vardır. Bu sınıfa ait özel kıyafeti tanırız. Bu işlerle görevli olmayanların aynı kisveyi giymeleri doğru değildir. Bu gibilerini kimse tanımaz ve kabul etmez." dedi.
Atatürk, Hükümet Konağında daire müdürleri ve memurlarını ayrı ayrı tanıyarak, ellerini sıktı. Görevleri ile ilgili sorunlar sordu. Sağlık Müdürü'ne: "İlin sağlık durumu nasıldır?" derken, Tapu Müdüründen de tapu ve kadastro konusunda bilgiler alıyordu. Akşam olmuştu. Çankırı Ortaokulu üst katı Atatürk ve birlikte olduğu konuklar için hazırlanmış, dayanıp döşenmişti. Atatürk ortaokula geldiği sırada Tahsin Nahit (Uygur) bir hoş geldiniz konuşması yaptı. Atatürk bu konuşmaya şu karşılığı verdi:
"Çok derin, çok samimî duygularınıza teşekkürler ederim. Beni çok sevdiğinizi, bana çok güvendiğinizi, işaret ettiğim hedeflere bütün varlığınızla yürüyeceğimizi söylüyorsunuz. Benim buna verebileceğim cevap şudur ki: Ben güven ve saygıya hak kazanacak başarılar göstermişsem, o da sizlerin yardımlarıyla olmuştur. Güveninize yürekten inanarak, millî görevimde muhtaç olduğum gücü ve yetkiyi sizden alıyor, sizde buluyorum. Bahtiyarlığımı Çankırı'nın sevgili halkının karşısında yüksek sesle ifade ediyorum."
Sonradan, 1945 yılında, Çankırı'nın en büyük meydanında elinde şapka ile dikilen Atatürk Heykeli'nin kaidesinde yerini alan bu sözler, o akşam herkesi coşturmuştu. Fener Alayı ise Çankırı'ya, Çankırı'nın unutamayacağı bu mutlu geceye ayrı bir güzellik katıyordu.
1925 yılının 1 Eylül sabahı... Atatürk, Çankırı'dan Ankara'ya dönüyordu.
(Mehmet Önder "Atatürk'ün Yurt Gezileri” isimli kitaptan alınmıştır.)
DOĞAL GÜZELLİKLER - MESİRE YERLERİ - YAYLALAR
Çankırı Kalesi: Geçmiş yıllarda çevre düzenlemesi yapılarak ağaçlandırılan Kale halkın rağbet ettiği bir mesire yeri ve aynı zamanda ziyaretgahtır. Çankırı Fatihi Karatekin Bey'in Türbesi'nin burada bulunması kalenin önemini bir kat daha artırmaktadır. Çankırı'nın tamamına hakim bir tepe üzerinde olan alanda, Çankırı Belediyesince çevre düzenlemesi yapılmıştır. Araç ile çıkılabilen kalede oturma yerleri, pergule, elektrik, su, mescit, otopark umumi tuvalet me
Kenbağ Tabiat Parkı: Çankırı Merkez ilçe Kenbağ mevkiinde bulunan 36 hektar alana sahip olan Kenbağ Tabiat Parkı, il merkezine 7 km mesafede ormanlık alan içerisinde yer almakta, asfalt yol ile ulaşım sağlanmaktadır. Karaçam ağaçlarıyla çevrili olan Kenbağ Tabiat Parkında halkımızın rekreasyonel amaçlı günübirlik ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik imkanlar mevcuttur.
Eldivan - Bülbül Pınarı Mesire Yeri: İl merkezine 23 km, ilçe merkezine ise 5 km mesafede, ormanlık alanda yer alan mesire yerine asfalt bir yolla ulaşılmaktadır. Alanın içerisinde çam; meşe; dere kenarlarında söğüt ve az miktarda da fındık, kavak, yabani erik ve alıç türleri bulunmaktadır. Geniş bir alana yayılmış olan mesire yerinde masa-bank tipinde oturma yerleri, ocaklıklar, çeşmeler, umumi tuvaletler, büfe, yağmur barınağı, seyir terası ve kulesi, otopark, çocuk parkı, örme taş üzerine yapılmış ahşap köprü ve bungalov tipinde bir dinlenme evi bulunmaktadır.
İlçede, Bülbül Pınarı Mesire Yeri'nin dışında Karadere ve Saray Göletleri, çevrelerin deki orman varlığı, çeşme ve su kaynakları ile piknik ye kamp yapmaya elverişli alanlardır.
lgaz/ Kadın Çayırı Tabiat Parkı: Çankırı-Ilgaz Kadın Çayırı Yıldıztepe Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi alanında kalmaktadır. Çankırı il merkezine 70 km, Ilgaz ilçe merkezine de 17 km mesafede ormanlık alanda yer alan tabiat parkına asfalt bir yolla ulaşılmaktadır. Alanda göknar, çam, kavak ve çalı türleri bulunmaktadır. Temiz havası ve güzel doğası ile günübirlik ziyaretçilerin dışında yaya yürüyüş, manzara seyri, kamping, fotoğrafçılık yapmak isteyenler için oldukça caziptir.
Ilgaz/ Kırkpınar Yaylası Mesire Alanı: Yaylaya, Çankırı-Kastamonu karayolunun 60. kilometresinden batıya ayrılan 10 kilometrelik asfalt bir yolla ulaşılmaktadır. Yayla Çankırı iline 70, Ilgaz ilçesine 20 km mesafededir. Ilgaz ilçesi sınırları içerisinde yer alan yayla 1650 m. rakıma sahiptir. Çevre köylere ait yayla evleri bulunan Kırkpınar Yaylasında yaklaşık 55000 m2 lik alana sahip bir de gölet yeralmaktadır.
Çevresi sarıçam, karaçam, göknar ağaçlarıyla ve çayırlarla çevrili olan yayla, kolay ulaşımı, nefis manzarası, temiz havası ve bol su kaynaklarıyla günübirlik ziyaretçilerin dışında atlı ve yaya yürüyüş, manzara seyri, kamping, karavan, fotoğrafçılık, dağ yürüyüşü yapmak isteyenler için oldukça caziptir.
Derbent Şehitliği ve Mesire Yeri: Ilgaz'a 24 km, Çankırı'ya 74 km. mesafede yer alan mesire yeri Ilgaz - Kastamonu Devlet Karayolu kenarındadır. 5 hektarlık alana sahip olan mesire yerinde 12 oda 42 yatak kapasiteli bir motel yer almakta, kış sporu yapmak isteyenlerin yanısıra özel arabalarıyla seyahat edenlerce kısa süreli dinlenmeler için de tercih edilmektedir.
Sarıçam, karaçam ve köknar ağaçlarıyla kaplı olan mesire yerinde yakın zamanda düzenlenen piknik alanı yoğun ilgi görmektedir.
Seybeli (Işık Dağı) Orman İçi Mesire Yeri: Çerkeş-Kızılcahamam (Ankara) Karayolu üzerinde bulunan mesire yeri Çerkeş İlçesi'ne 20 km. mesafededir. Işık Dağı'nın kuzey yamaçlarında yer alan mesire yerinde masabank tipi oturma yerleri, ocaklıklar, çeşmeler, yağmur barınağı, otopark ve umumi tuvalet mevcuttur. Çerkeş-Kızılcahamam Karayolu mesire yerinin içinden geçmektedir.
Yukarıda sayılanların dışında Orta, Kurşunlu ve Ilgaz İlçeleri'nden geçen Devrez Çayı, Çerkeş ve Bayramören İlçeleri'nden geçen Soğanlı Çayı ile Kızılırmak İlçesi'nden geçen Kızılırmak kıyılarında, Şabanözü İlçesi Karaören Göleti ile Güdüllü, Çivitçi ve Bayramyeri Bahçelerinde, Kurşunlu İlçesi Büyükgöl yöresinde, Merkez İlçe Apsarı Göleti çevresinde, Orta ilçesi Güldürcek Barajı civarında günübirlik ziyaretler için uygun yerler bulunmaktadır.
Ilgaz/ Osman Gölü: Çankırı iline 80 km, Ilgaz ilçesine ise 26 km mesafede ormanlık alanda yer almaktadır. Yolu orman yoludur. Alanda Osman Gölü denilen ufak bir göl bulunmaktadır. Yaz aylarında hayvan otlatma ve yaylacılık yapılmaktadır. Ağırlıklı olarak göknar ve az miktarda da sarıçam ağaçları ve çayırlarla kaplıdır.
Doğa manzarası, temiz havası ve kuş sesleri ile günübirlik ziyaretçilerin dışında yaya yürüyüş, manzara seyri, kamping, fotoğrafçılık, dağ yürüyüşü yapmak isteyenler için oldukça caziptir.
Korgun/Alpsarı Göleti Rekreasyon Alanı: Çankırı il merkezine 22 km, Korgun ilçe merkezine de 10 km. mesafede bulunan Alpsarı Göleti yaklaşık 227000 m2 lik alana sahiptir. Alanın topoğrafik yapısı ve bu yapıyla bütünleşen bitki örtüsünün güzelliği nedeniyle halkın ilgi duyduğu önemli bir mesire yeridir. Çevre düzenlemesi İl Özel İdaresince yapılan alanda restoran, masabanklar, perguleler, yürüyüş yolları, yapay çim saha, kondisyon aletleri bulunmakta, ziyaretçiler gölette deniz bisikletleri ve teknelerle gezi yapabilmektedirler.
Karaören Göleti (Şabanözü) : Şabanözü ilçesine 6 km, Şabanözü-Orta karayoluna da 2 km mesafede bulunan göletin çevresi çam ve meşe ağaçlarıyla çevrilidir. Oluşturduğu doğal güzellik nedeniyle mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Hazım Dağlı Tabiat Parkı: Yapraklı ilçesi, Yüklüköy yaylası mevkiinde bulunan 126,3 hektar alana sahip olan Hazım Dağlı Tabiat Parkı, Çankırı iline 44, Yapraklı ilçesine ise 14 km mesafede ormanlık alan içerisinde yer almaktadır. Yolu stabilize yoldur. Aktif olarak kullanılmakta olan Büyük yaylanın yakınında bulunmaktadır. Alanda gölet bulunmaktadır. Sarıçam ağaçlarıyla ve çayırlarla çevrili olan tabiat parkı, kolay ulaşımı, doğa manzarası ve temiz havası ile günübirlik ziyaretçilerin dışında atlı ve yaya yürüyüş, bisiklet, manzara seyri, kamping, fotoğrafçılık, dağ yürüyüşü yapmak isteyenler için oldukça caziptir.
YAYLALAR
Yapraklı İlçesi ve Büyük Yayla: Merkez ilçe'ye 30 km mesafede bulunan Yapraklı İlçesi, Büyük Yayla Mevkisi ile İlimiz turizm potansiyeli içerisinde özel bir öneme sahiptir.
İlçe'nin kuzeyinde yer alan Yapraklı Dağları üzerinde çok geniş bir alana yayılmış olan 1600-1700 m. rakımlı Büyük Yayla, yer yer yoğunlaşan sarıçam, karaçam, köknar, ardıç ağaçları ve zengin bir orman altı bitki örtüsü ile kaplıdır. Ağaçlıklar arasında otlak olarak kullanılan dağ çayırları ile kaplı boşluklar yer almaktadır.
İlçeye 8 km. mesafeden itibaren başlayan ve 13. km.'de yayla evleri bununan Büyük Yayla, asfalt yol, elektrik ve su dışında herhangi bir altyapıya sahip değildir. Halihazır durumuyla günübirlik ziyaretlerin dışında atlı ve yaya yürüyüş, bisikletle dolaşım, manzara seyri, kamping ve karavan ile fotosafari gibi turizm türleri için çok elverişli olan yayla, kara avcılığı için de son derece zengin bir potansiyele sahiptir.
Kırkpınar ve Bozan Yaylaları: Ilgaz'a 20, Çankırı'ya 70 km. mesafede bulunan Kırkpınar Yaylasına Ilgaz-Kastamonu Karayolu'nun 10. km/sinde Yalaycık Köyü'nden (Akaryakıt istasyonunun bitişiğinden) batıya ayrılan 10 km.'lik asfalt bir yolla ulaşılmaktadır. Programlı bir ulaşımı bulunmayan yaylaya özel araçlarla gidilebilmektedir.
1654 m rakıma sahip yaylada yazın kullanılan 32 adet yayla evinin yanı sıra 130x350 m ebatlarında bir de gölet bulunmakta olup etrafı, sarıçam, karaçam, köknar ağaçları ve çayırlıklarla çevrilidir. Ko - lay ulaşımı, nefis manzarası, temiz havası, göleti ve bol su kaynaklarıyla günübirlik piknik dışında atlı ve yaya yürüyüş, manzara seyri, kamping, karavan, sportif olta balıkçılığı gibi turizm türlerine son derece elverişlidir. Kırkpınar Yaylası'na 2 km. mesafede bulunan Serçeler ve Bozan Yaylaları da aynı özelliklere sahiptir.
Tarihi Camiler
Büyük (Sultan Süleyman) Camii: Mimar Sinan Dönemi yapılarından olan Camii, Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile Sadık Kalfa tarafından inşa edilmiştir. Sülüs Hat'la yazılı Kitabesinde;
"Buyurdu yapmağa isna yılında
Bunu Sultan Süleyman tali-ül hayr
Münadi görecek hayretle hatmin
Didi tarihi ya cami-ul hayr" dörtlüğü yazılıdır.
1522 yılında başlayan inşaatın 1558 yılında tamamlandığı bilinmekle birlikte neden bu kadar uzun sürdüğü konusunda bilgi bulunmamaktadır. Kare planlı olan Cami üzerinde ortada bir büyük tam kubbe ile bu kubbenin dört tarafında birer yarım kubbe bulunmaktadır. Bu kubbeler dört paye ve duvarlar arasındaki kemerlere oturmaktadır. Duvarları ve minaresi kesme taş, kubbe üstleri kurşunla kaplıdır. Cami'nin içi rokoko üslubu ile süslenmiş, bunların araları hat örnekleriyle bezenmiştir. Mihrab istalaktidlidir, zengin bir görünümü vardır. Minber'i taştan yapılmıştır. Kürsüsü köşeli ve gövdesi yuvarlaktır. Kapı söveleri mermer olup kemerleri kilit taşı, içleri oluklu konsol halinde çıkarılmıştır. Son cemaat yeri, dört sütuna dayanan üç kubbe ile örtülü ve iki tarafında istalaktidli mihrap nişleri bulunmaktadır. Merkez İlçe Mimar Sinan Mahallesinde bulunan Cami 1992 ve 2015 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore ettirilmiştir.
İmaret Camii: Kitabesinden 1397 M. yılında Candaroğlu Kasım Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Mimari bakımdan özelliği olmayan yapı moloz taştan yapılmıştır. 1916 yılında onarılmıştır. Kesme taştan olan minaresi, yıkılma tehlikesi geçirmesi üzerine geçmiş yıllarda sökülmüştür. Cami'nin haziresinde, Kasım Bey ve eşi olan Çelebi Mehmet’in kızı Sultan Hatun’un kabirleri bulunmaktadır.
Ali Bey Camii: Merkez İlçe Ali Bey Mahallesi'ndedir. Kitabesinden 1609 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Büyük Cami’den sonra ikinci taş yapıdır. Mihrap ve mimberi alçıdan ve süslemesizdir. Minarenin gövdesi tuğla, kaidesi kesme taştandır. İlk yapının tamamen yıkılarak sonradan yeniden yapıldığı bilinen Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore ettirilmiştir.
Yeni Camii: Merkez İlçe'de Mimar Sinan Mahallesi'ndedir. 1720 yılında Hacı Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Çok yalın, mescit planlı bir yapıdır. Duvarları moloz taş, çatı ahşap ve kiremit örtülüdür.
Mirahor Camii: 1797 yılında Tüfekçibaşı İsmail Ağa tarafından yaptırılan Cami, Merkez İlçe'de Karatekin Mahallesi'ndedir. Mihrap Alacamescit ve mimberi süslemesiz, çatı ahşap ve kiremit örtülüdür.
Karadayı Köyü Camii: Merkez ilçe Karadayı köyünde bulunan cami Osmanlı Dönemine ait olup güneydoğu duvarında 1237 H. (1821 M.) tarihi yer alır. Boyuna dikdörtgen planlı ahşap tavanlı kiremit çatılıdır.
Gölez Köyü Eski Camii: Eldivan İlçesi Gölez Köyü'nde bulunan; giriş kapısı üzerindeki taş kitabesi silindiğinden yapılış tarihi bilinememektedir. Kare planlı ve pandantif geçişli kubbe ile örtülü iken kubbesinin yıkılması üzerine ahşap çatı ile kapatılmıştır. Son cemaat yerinin yıkılması sebebiyle giriş kapısının eşiği yukarıda kalmıştır. Minare, kuzeybatı köşede, kare kaideli, silindirik gövdeli ve pabuçluktan yukarısı yıkıktır. Duvarlar kireç taşı, doğu cephede bulunan pencerelerin korkulukları taştandır. Mihrabı taştan ve kavsarası dört sıra mukarnaslıdır. Niş kısmında geometrik desenler, Hocahasan Camii ilk mukarnas dizisinde rozetler görülür. Yapı Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilmiştir
Dalkoz Köyü Aşağı Mahalle Camii: Bayramören İlçesi'nde bulunan; 19. Yüzyıl ortalarında Alaybeyli Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapı, boyuna dikdörtgen planlı ve bağdadi kubbelidir. Kubbe dıştan alaturka kiremit kaplı çatı ile örtülüdür. Son cemaat yeri ile kıble cephesine bitişik minare 1966 yılında yapılmıştır.
Ören Köyü Camii: Çerkeş İlçesi'nde bulunan; 17. yüzyılın ilk yarısında IV.Murat’ın lalası Mirza Bey tarafından yaptırılmıştır. Dışa taşkın su basmanı üzerine kare planlı ve tek kubbelidir. Son cemaat yeri 1944 yılında yıkılmış, köy halkınca yapıya uyumsuz şekilde yenilenmiştir. Duvarlar kesme taştan, yer yer devşirme taş ve tuğla da kullanılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1958 yılında onarılmış ve minaresi yenilenmiştir.
Karamürsel Köyü Camii: Kızılırmak İlçesi'nde bulunan; Vakfiyesine göre 1879 yılında yapılmıştır. Dışa taşkın su basmanı üzerine ahşap tavanlı ve kiremit çatılıdır. Duvarlar kum taşından örülmüştür. Son cemaat yerinin üst katı 1984 yılında camekanla kapatılmıştır. Minaresi yoktur. Kitabesine göre 1839 yılında inşa edilmiş olan Sakarca Köyü Camii, 19. Yüzyıl eseri olan Kızılırmak Merkez Camii ve mermer kitabesi okunamadığı için yapılış tarihi bilinemeyen Yukarı Alagöz Köyü Camii, Karamürsel Köyü Camii ile benzer özellikleri taşımakta olup aynı tip malzeme ile yapılmışlardır.
Doğu Mahallesi Camii: Korgun İlçesi'nde bulunan; Muhtemelen 19. Yüzyıl yapısı olan cami kare planlı ve bağdadi kubbelidir. Son cemaat yeri ve minaresi bulunmayan caminin duvar ve kubbesindeki kalem işleri Tosyalı Ali Usta tarafından yapılmıştır.
Pazar Camii: Kurşunlu İlçe Merkezi'ndedir. Camii 15. yüzyılda, Piri Sani Camii/Çerkeş minare, kitabesine göre 1717 yılında inşa edilmiştir. 1943 yılında son cemaat yeri yıkılan cami 1982 yılında tamamen restore edilmiştir. Kare planlı ana mekan, sekizgen kasnağa oturan tuğladan basık bir kubbeyle örtülüdür. Mihrap, istalaktidlidir. Minarenin kaidesi kesme taştan, çok köşeli gövdesi tuğladandır. Cami yakınında kesme taştan tek gözlü bir köprü yer almaktadır.
Dumanlı Beldesi Camii: Kurşunlu İlçesi'ne bağlı beldede bulunan; Minare kaidesindeki kitabeye göre cami 18. yüzyılda Şaban Ağa tarafından yaptırılmıştır. Batı cephe giriş kapısı iç alınlığındaki kitabeye göre de 1897 yılında Sultan Abdülmecit adına, zamanın Çerkeş Kadısı Tosyalızade Ali Vefa Efendi tarafından onarımı yaptırılmıştır. Yapı kare planlı ve bağdadi kubbelidir. Doğu ve batı cephelerinde yer alan iki ayrı kapıdan girilir. Duvarlar kesme taştan örülmüş, kıble IV.Murat Camii/Ören-Çerkeş cephesinde yer alan bir madalyon içinde Sultan Abdülmecit’in Tuğrası bulunur. İçteki kalem işleri Tosyalı Usta tarafından yapılmıştır.
Taşkaracalar Beldesi Camii: Kurşunlu İlçesi'ne bağlı beldede bulunan; Cami, minare kitabesine göre 1611 yılında inşa edilmiştir. Yapı boyuna dikdörtgen planlı, ahşap tavanlı, alaturka kiremit çatılı ve moloz taş duvar örgülü olup, ahşap tavanı cevizdendir. Tavanın ortasında yer alan altı kollu Mühr-ü Süleyman motifi sedeflerle işlenmiştir.
Canbazzade Ahmet Efendi Camii: Orta ilçesinde bulunan cami 1802 yılında Canbazzade Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı caminin üst örtüsü sekizgen kasnak üzerine düz ahşap tavanlı ve dıştan kiremit çatılıdır.
Dodurga Beldesi Camii: Orta ilçesi Dodurga beldesindedir. Canbazzade Camii/Orta Mihrap yönünde uzunlamasına planlıdır. Düz ahşap tavan ve kiremit çatılıdır. Ortada ahşap göbek ve tavanı dolaşan yazı şeridi dikkati çeker. Yakınındaki çeşmeden sadece kitabe kalmıştır. Kitabe tarihi 1271 H. (1854 M.) olduğuna göre cami de bu dönemde inşa edilmiş olmalıdır.
Bayındır Köyü Camii: Orta ilçesi Bayındır köyündedir. Ortaköylü Mustafa Usta tarafından 1307 H. (1889 M.) yılında yapılmıştır. Kare planlı üzeri sekizgen yüksek kasnaklı çatıyla örtülüdür. Taşkaracalar Camii Kadınlar mahfelinden ahşap merdivenlerle çıkılan ve yüksek kasnakta yer alan galeri kısmı yapıyı çepeçevre dolanmaktadır.
Paşasultan (Ulu) Camii: Şabanözü ilçesi Sağlık Mahallesindedir. İlk örneklerini XIII. Yüzyılda gördüğümüz Beylikler Döneminde de yapımı yaygınlaşan ahşap direkli camilerdendir. Caminin orijinal harimi mihrap yönünde uzunlamasına planlı ve üç sahınlıdır. Kuzey güney yönünde atılmış kirişler mihrap yönüne dik, her birinde üç adet iki sıra ahşap sütun tarafından taşınır. Kirişler Paşasultan Camii üzerinde konsollar yer alır. Konsollar üzerinde yer alan kirişler üzerinde ise doğu batı yönünde atılmış ahşap direkler tavanı oluşturmaktadır. Orta sahın diğer sahınlara göre daha yüksektir. 1977 yılında son cemaat kısmına ikinci bir ibadet kısmı eklenmiştir.
Çankırı Lezzetleri ve Ürünleri
Çankırı yöresinde geleneksel beslenme biçimi etkinliğini sürdürmektedir. Yöre insanının beslenme alışkanlıklarında Orta Anadolu özellikleri görülür. Beslenmenin temelinde buğday ve buğday ürünleri bulunmaktadır. Tarhana, bulgur, keşkek, yarma, erişte vb. yiyecekleri ev ekonomisi çerçevesinde yöre halkı kendisi üretir. Anadolu'nun pek çok yerinde olduğu gibi kimi yiyecek maddeleri kurutulmak, salamura yapılmak, turşu kurmak, sirke, marmelat ve salça yapılmak suretiyle kışa hazırlık yapılır. Kıyma, kavurma, sucuk gibi etlikler, kurutulmuş fasulye, patlıcan, biber gibi sebzeler, konserveler, değişik meyvelerden reçeller ve marmelat şeklinde hazırlanarak kavanbunlar arasındadır.
Hamura çeşitli maddeler katılarak sacda, yağda, fırında ve tencerede pişirilerek çok sayıda yemek yapılmaktadır. Tava çöreği, yazma çöreği, bükme, gözleme, cızlama, tatar böreği, iri hamur, mantı, pıhtı, çullama bunların başlıcalarıdır. Tarhana, toyga, şaştımaşı, tutmaç, yarma, dene, cümcük gibi çorbalarda ana madde buğday ürünleridir. Yaş ve kuru sebzeler beslenmede ikinci sırayı alır. Hayvani besin tüketimi sınırlıdır.
Kentsel alanlarda hazır yiyecekleri kullanma alışkanlıkları gelişmekle birlikte evde hazırlanan geleneksel yiyeceklerin ucuza gelmesi ile dağıtım ağının hazır yiyecekleri bütün yerleşme birimlerine ulaştıracak düzeyde olmaması da durumu etkilemektedir.
Ayrıca yöremize ait bazı yiyecekler arasında tarhana ve toyga çorbası, yaren güveci, sarmısaklı et, mantı, iri hamur, gömme, bamya aşı, yumurta tatlısı, höşmerim, hameyli tatlısı, ince ekmek muskası, kızılcık ekşisi, yazma çöreği lezzetleriyle öne çıkmaktadır.
Bunun yanında tuz ve çeşitleri, kavun, pirinç, kiraz, kızılcık ve kızılcıktan yapılan ekşi, küpecik peyniri ilimizin önemli ürünlerindendir.
Çankırı’daki Organize Sanayi Bölgeleri
Çankırı’daki Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB) ve Yatırım Ortamının daha etkin tanıtılması amacıyla OSB Müdürlükleri ile birlikte KUZKA Çankırı Yatırım Destek Ofisi tarafından ortak geliştirilen çalışmalar neticesinde, yatırım ortamı tanıtım haritaları ve örnek yatırım hesaplamalarının olduğu tanıtım materyalleri basıldı.
Tanıtım materyallerinin ön yüzünde OSB’lerin önemli olan noktalara olan mesafesi, bölgesel teşviklerle desteklenen sektör başlıkları ve örnek bir yatırım hesabı bulunurken, arka yüzünde ise ilgili OSB’nin yerleşim planı ve OSB’de faaliyet gösteren işletmelerle ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Çankırı’da faal olan 4 OSB’ye yatırım yapan yatırımcılar 6. Bölge desteklerinden (SGK primi işveren hissesi ve vergi indirimi desteğinde) faydalanmaktadırlar. Bu kapsamda Çankırı konumu itibariyle Ankara ve İstanbul’a en yakın konumda yer alan ve 6. Bölge desteklerinin sağlandığı OSB’lere ev sahipliği yapmaktadır.
Bu broşürler dijital ortamda da (https://www.investincankiri.gov.tr/dokuman-merkezi) internet sitelerinde yayınlanarak yatırımcıların bilgi edinmeleri hedeflenmiştir.
Kaynak: http://www.cankiri.gov.tr/sehrimiz